Hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir.( M.Kemal ATATÜRK)
DOĞRU, İNSANLARIN İSTEĞİNE BAĞLI OLARAK DEĞİŞİR Mİ?

Doğru, bir önermenin bir ifadenin özelliğidir. Bir ifade bir önerme "doğru" ya da "yanlış" değerlerinden birini alır. Eğer önermede dile getirilen özellik, önermenin ifade ettiği gerçeklikte varsa önerme "doğru" değerini alır. Örneğin "Kömür siyahtır." dediğimde önermedeki siyahlık niteliği kömür varlığında, gerçekliğinde varsa bu önerme doğru değerini alır.

Şimdi varlığı bir insan olarak düşünelim. Önermede ifade edilen özellik o insanda varsa önerme doğrudur, yoksa yanlıştır. Örneğin "Kamil felsefe öğretmenidir." dediğimizde gerçekten de Kamil bu özelliğe sahip ise önerme doğru, değilse yanlıştır.

İnsanı bir bilgi konusu (nesne) değil de konuyu, varlığı algılayan özne olarak düşündüğümüzde, bu durumda varlığın bilgisi algılayan insana göre değişir. Aynı rüzgar üşüyen için soğuk, üşümeyen için sıcak olarak algılanabilir. Burada olduğu gibi rüzgarın (varlığın) bilgisi özneden özneye değişir; kişiden kişiye değişir. Burada bilginin edinilmesinde belirleyici olan duyularımızdır. Her insan duyu bakımından farklı olduğundan varlıkları da kendine göre algılayacaktır. Bu kişiden kişiye değişen bilgiler ilgili kimseler tarafından kullanılarak insanlar yaşamlarını düzenlerler. Duyular ham verileri zihne gönderir, zihin değerlendirme yaparak bilgiyi ortaya koyar. Algılama, yorumlama öznel olduğundan bilgi de kişiye göre olur.

Bilim insanları araştırmalarında varlık nasıl ise onu öylece (objektif) ortaya koyarlar. Onun için araştırma öncesinde bütün duygu ve önyargılarından arınırlar (arınmaları gerekir).Pastör'ün dediği gibi, laboratuvara girmeden önce önyargılarımı, duygularımı, inançlarımı paltomu vestiyere asar gibi dışarıda bırakarak laboratuvara giriyorum. Şimdi bu durumda başlıktaki soruya cevap olarak doğru insanın isteğine bağlı değildir deriz. Bilimde doğrular insanın isteğine bağlı olarak değişmezler. Çünkü doğru varlığın niteliğini ifade eder.

Bilim alanının dışında mesela felsefede başlıktaki soruya bazı filozoflar bilginin göreceliliğinden bahsetmişlerdir. felsefe tarihinde MÖ 5. yüzyılda yaşamış olan Sofistler bu anlayışa sahiptirler. Onlara göre doğru var ama bu doğru görecelidir. Yani insandan insana değişir. Genel-geçer bir doğru yoktur. Genel-geçer bir yanlış da yoktur. Doğru var ama bu rölatiftir, görecelidir, kişiden kişiye değişir. doğru insanların isteğine bağlı olarak değil; insanların duyularına bağlı olarak değişir diyebiliriz.

Ayrıca günlük hayatta etik dışı olarak, etik ilkelere uygun olmayacak şekilde bazı insanlar insan ilişkilerinde; yanlış olanı doğru diyerek insanları ikna edebilirler. Kandırabilirler. Yani bir dezenformasyon oluşturabilirler. Bilgileri gerçekliğinden çarpıtabilirler. Burada insanın kendine çıkar sağlaması söz konusu olabilir. Bu durumda akıl iyi olanı değil kötü olanı seçmiştir. Çünkü bir insan kendine menfaat sağlamak için etik olmayan bir tutumla doğruyu çarpıtarak, yanlışı doğru diye kabul ettirmiştir. Bu durum toplumda gittikçe insan ilişkilerinde güvensizliği pekiştirecek, topluma zarar verecektir.

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz bilimsel bilginin doğruluğu evrenseldir kişiden kişiye değişmez. Ancak başka alanlarda elde edilen bilgiler göreceli olabilir. Felsefede, günlük hayatta, sanatta vs. doğrular göreceli olabilir. Bilgi hayatta işlevsel olarak kullanılmalıdır. Çünkü insan bilgi olmadan olamaz. Ama bilgi insan için, insanlık için olmalıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir